Maalesef yıllardır koruyucu,
kollayıcı ve destekleyici sosyal devlet anlayışından uzaklaştık. Devletten de
baba mı olurmuş dedik. Her şeyde şahsi çıkar ve kârı ençoklaştırmayı düşündük.
Topluma dönük sosyal faydayı ve sosyal adalet kavramını unuttuk. Halkın
çıkarının yerini çoğu zaman belirli sermaye çevrelerinin, yakın çevrenin ve
bilhassa müteahhitlerin çıkarları aldı.
Kimse hastalığı kendine layık
görmüyor. Koruma altında olduğunu zannediyor. Genci yaşlısı virüsü hafife
alıyor. Olup bitenlerden ders çıkarmıyor. Acaba neden?
Genelde keyfine ve zevkine çok
düşkün olduk. Aristokrat ruhlu vatandaşlar ortaya çıktı. Kibir, gurur ve
çevreyi küçümseyici davranışlar arttı. Tevazu kayboldu. Şükretmek unutuldu.
Borç harç, her alanda gösteriş tüketimi ve israf patladı. Hemen ve kolay isyan
eder olduk. Evinde kütüphanesi olmayanların elinde pahalı telefonlar,
altlarında son model arabalar var. Marka merakı her konuda statü sembolü oldu.
Davranış ve algılamalarımız kültürel yapı özelliklerimizle çelişti. Moral
değerlerimiz aşındı; maddi-manevi tatmin dengesi bozuldu. Meşru-gayri meşru
ayırımı zayıfladı. Davranış bozuklukları ve sapma davranışlar normalleşti.
Ayağımızı yorganımıza göre uzatma anlayışı terkedildi; doyumsuzluk ortaya
çıktı. Komik ve garip bir tüketim yarışı başladı. Fertçilik, faydacılık,
maddecilik ve ben merkezcilik öne çıktı. Dayanışma ve Türk milletine, bütüne
mensubiyet yerini parçalara aidiyete bıraktı. Bundan dolayı fedakarlıkları ve
kuralları dışlayan gençler ve yaşlılar, uyarılara rağmen ölüme meydan okur gibi
ortada dolaşıyor. Cehalet de bazılarını cesur yapıyor.
Bazı tedbirler şunlar olabilir:
- Ücretsiz izin ve özel sektörde
işten çıkarmalar önlenmelidir. Mağdur olanların ev kiraları ve ücretleri
Fransa’da olduğu gibi büyük oranda devletçe karşılanmalıdır.
- Büyük fedakarlıklar yapan
sağlıkçılara yeni bazı imkan ve hakların getirilmesi isabetlidir. Üç aylık
ikramiye verilmesi uygun olabilir. Sadece alkış yetmiyor.
- Zaruri bir tüketim maddesi olan
ekmeğin fiyatı aşağı çekilmelidir.
- Umreden dönen son kafilenin
(11.000 kişi) 14 günlük karantina işlemleri acaba nasıl yürütülüyor? Daha önce
dönen yaklaşık 10.000 kişi ne durumdadır bilemiyoruz. Keşke son kafileler
gönderilmemiş olsaydı.
- Elektrik, su ve doğalgaz
borçları sadece ertelenmemeli; indirime de gidilebilmelidir.
- En düşük emekli maaşı asgari
ücretin altında olmamalıdır.
- Havaalanı, köprü, altgeçit gibi
yap-işlet-devret şeklindeki yatırımların müteahhitlerine yapılan ve hazineye
aşırı yük olan ödemeler bir yıl ertelenmelidir.
- Türkiye için önceliği olmayan
İstanbul Kanalı gibi projelerde erteleme ve tekrar gözden geçirme yapılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı, sağlıkçılar
ve diğer kamu kuruluşlarının başarılı hizmet ve gayretleri takdir edilmelidir.